Merhaba
sevgili bisikletçiler. 1 aylık aradan sonra dişe dokunur bir tur yapabildik
sonunda. Malum kış şartları, Silifke‘ nin de türkülere konu olmuş poyrazı olunca
işimiz hiç de kolay olmuyor.
ŞU KIZIN GAMZELERİ TATLI
DA GELİYOR
HAYDİ HAYDİ ATAMAZ OLDUM
SİLİFKE’NİN POYRAZINDAN
YATAMAZ OLDUM
Lafı uzattım, yazdan kalma bir pazar
günü sabah saatlerinde artık şu
zincirleri kırıp hafif de olsa terleyebileceğimiz bir tur yapalım dedik. Bunun
için de vuracaktık yumruklarımızı masaya, ‘’Ben tura gidiyorum! ’’ diyecektik
eşlerimize. :% İlk yan çizen Bilal oldu :)
Önceki günlerde şiddetli esen rüzgar limon bahçesindeki fidanlarına zarar
vermişti ve onarılmaları gerekiyordu. Benim durumum da belli değildi açıkcası,
neyseki 3 buçuk yaşındaki oğlum Güney’ i öğlen uykusuna erkenden
yatırabilmiştim de tur yapmaya zamanım oldu. Hemen Korayla yazışmaya
başladık.14:30 gibi yola çıkma kararı aldık.
Silifke’ nin Antalya yolu üzerinde Göksu deltası, Taşucu ve
Yeşilovacığa hakim 600 m rakımlı bir tepede 12. yy civarında inşa edilmiş olan
Tokmar Kalesi’ ne çıkacaktık. Bunun için öncelikle tünellerle kolaylaştırılmış
yeni yolu değil, dağları, tepeleri kıvrıla kıvrıla aşan bol deniz manzaralı
eski yolu kullanmamız gerekiyordu.
Zorlu bir tur olacağını bilmenin
heyecanıyla pedallamaya başladık Koray’la. Yaklaşık 12 km’lik ısınmadan sonra
Silifke’nin diğer sahil beldesi Taşucu’ na varmıştık. Mataralarımızı burada
doldurup bacaklarımızın soğumasına fırsat vermeden eşsiz manzaralı Antalya
yoluna saldık kendimizi. Biraz tempo biraz da sohbetle tünellere varmıştık
hemen.
Eski yola
dönüp tırmanmaya başlamanın vakti
gelmişti artık. Eşsiz Boğsak Koyu manzaralı
tırmanma yolunda, güzel havanın ve manzaranın tadını başka şekilde
çıkaranlara bir selam çakıp ağır ağır
geçtik yanlarından.
İŞTE TÜNELLER GÖRÜNDÜ-tabi biz sola saparak zorlu yola gireceğiz
İŞTE BOĞSAK KOYU VE CAMPİNG ALANI
KEYİFCİLER UYGUN YERLERE KONUMLANMIŞLAR :)
TIRMANMAYA DEVAM
MERMERCİ ARKADAŞLARIN YOL KENARI BARİYER ÇALIŞMASI
KORAY' DA GELİYOR İŞTE
Dedim ya eskiden şehirlerarası Mersin-Antalya yoluydu burası, otobüslerin, tırların son derece tehlikeli virajlarda cirit attığı yol bizlere kalmıştı artık. Yolun tırmanışı bitip de inişin başladığı tepe noktasında Tokmar Kalesi tabelası karşıladı bizi. Asıl tırmanış şimdi başlıyordu. Yaklaşık 7 km kalmıştı kaleye, bunun da 4 km si sert virajlarla yumuşatma girişimleri başarısız kalmış dimdik bir yokuşdu. Afrodisyas yolu bile ova kalır hatta bunun yanında. Nihayetinde son düzlüğe geldiğimizde rahat bir soluğu hak etmiştik artık. Etrafta Yörük ailelerin barınakları görünmeye başlayınca Korayla birbirimize sokulduk hemen. Duymaya başladığımız keçi ve çan sesleri azılı çoban köpeklerini getirir çünkü aklımıza. Az sonra da havlamalar başladı zaten. Nerdeyse bisikletin boyuna yaklaşan heybetleri ve boğazlarındaki demirden dikenler yokuşun hararetini soğuk soğuk tere çevirdi bir anda.Dikkatli bir şekilde aralarından sıyrılıp kalenin kalenin girişine varabildik en sonunda. 50 mt’ lik taşlı toprak yolu yürüyerek geçip tarihi kapıdan giriş yaptık kaleye.
ASIL YOKUŞ ŞİMDİ BAŞLIYOR
EPEY YÜKSELMİŞİZ
ARADA BİR DİNLENMELİYİZ TABİ
İŞTE KALE GÖRÜNDÜ
Burası 3
tarafı yalçın kayalardan uçurum olup bölgenin hem kara hem de deniz yoluna
hakim, yaklaşık 600 m rakımda kayaların üzerine inşa edilmiş bir kale. Toplamda
28 km olan yol , 16 km si hafif inişli
çıkşlı, devamında 5 km lik kıvrıla kıvrıla tırmanmanın ardından 4 km
oldukça dik
çıkış ve tepede 3 km düzlükten oluşuyor. Yaklaşık 1 sa 30 dk da ortalama 18,5
km hızla ulaştık kaleye. Manzaranın tadını çıkarıp fotoğraflar çekmeye
başladık. Tek sıkıntımız sisli havanın manzaramızı sabote etmesi oldu. Silifke’ nin hem merkezi hem de çevresi
tarihi eser yapılarıyla doludur, öyle ki etrafımızı çevreleyen kırık testi ve
amfora parçaları o kadar da ilgi çekici gelmiyor bize.
Kalede yerleşim kuran halk, liman olarak
aşağıdaki Barbaros koyunu kullanıyormuş. Biz bisikletle bile bu kadar
zorlanmışken o dönemin insanları ellerinde yük olduğu halde nasıl inip
çıkıyorlarmış şaşırdım doğrusu. Can güvenliği için insan neler yapıyor işte.
Bir taraftan da bakımsız bisikletlerle, kask, aydınlatma ve yeterli fark edilme
araçları kullanmadan, trafik ve sürüş kurallarından bihaber tur yapan arkadaşlarımızı düşünüyorum.
Sanırım sorun öngörüsüzlük.
Neyse,biz kaleye girerken tetikte bekleyen
köpekler, zararsız canlılar olduğumuza kanaat getirmiş olacaklar ki, dönüşte
sakince uğurladılar bizi. İnişimiz, çıkışımızdan zor oldu doğrusu. Freni
bıraktığımız anda hızlanıveriyordu bisiklet ki hemen ilerdeki keskin viraj için
frene basmaya anca fırsat buluyorduk. Biz çıkarken, Boğsak manzarasında keyif
yapan arkadaşlar aynen koruyorlardı pozisyonlarını. Dönüşte de kendilerine
selam çakıp hızla indik yanlarından. Taşucu’nda deniz kenarında sıcak bir
kahveyi hak etmiştik ama dedim ya çocuğu uyutup tura çıktım diye, uyanmadan
dönmeliydim. O yüzden molasız döndük Silifke’ ye. Giderken bir buçuk saat süren
yolu, dönüşte 1 saatte tamamlamıştık. Bu kısa tur sayesinde tur hevesimizi
biraz törpüleyebildik. İlerideki turlarımızı yine yazmaya devam edeceğiz.
Yeni tur yaptıkça sizlere hem turu, hem de Silifke’nin güzelliklerini anlatmaya devam edeceğim. Şimdilik kendinize iyi bakın.
Yeni tur yaptıkça sizlere hem turu, hem de Silifke’nin güzelliklerini anlatmaya devam edeceğim. Şimdilik kendinize iyi bakın.
BURASI DİLLERE DESTAN GÜZELLİĞİ İLE TAHTALİMANI DİĞER ADIYLA BARBAROS